EN | PT | TR | RO | BG | SR
;


NEXT TOPIC

1. GİRİŞ




1.2. Bilimsel Makale Yazım Sürecinde Yazarlar için İpuçları




Bilimsel yazımda hedef kitleyi anlamak çok önemlidir. Makalenizi kimin okuyacağını bilmek, araştırmanın dilini, derinliğini ve odağını ayarlamaya yardımcı olur. Araştırmacılar genellikle bu hususu göz ardı eder ancak hedef kitle odaklı yazmak, anlama ve etkiyi artırır (Hyland, 2018). Bu nedenle araştırmacının kimin için yazacağı, nasıl yazacağını doğrudan etkileyen bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, bir yazar olarak hedef kitlenizi her zaman hatırlamalısınız. Çünkü akademik yayın yazarları, belirli bir eğitim düzeyinin üzerindeki zeki okuyucularını eğitmeyi ve ikna etmeyi amaçlar (Lipson, 2005). Bu açıdan bakıldığında, hedef kitlenizi konunuzda eğitmek için yeterli bilgi vermeli ve uygun araştırma sürecini yürüttüğünüze, uygun metodolojiyi kullandığınıza, literatüre katkıda bulunan orijinal bulgu ve sonuçlar çıkardığınıza ve hedef kitleler ile yeni araştırmacılara faydalı önerilerde bulunduğunuza dair yeterli kanıt göstermelisiniz. Bu iki bileşeni şu şekilde açıklayabiliriz: 

Hedef kitlenize yeterli bilgi vermek: Belirli bir konuda akademik bir makale yazarken konunuz hakkında bazı bilgiler, konuyla ilgili ana kavramlar ve gerekirse arka plan veya tarih bilgisi vermelisiniz. Bu noktada, hedef kitlenizi eğitmek için çok fazla bilgi verirseniz, yazma sürecinizi ve ürününüzü uzatabilirsiniz. Bu da çalışmanızı sınırlandırmanızı ve hedef derginizin kelime sınırı içinde yazmanızı zorlaştırabilir. Ayrıca, çok fazla bilgi vermeniz hedef kitlenizi hafife aldığınız şeklinde de anlaşılabilir. Örneğin, lisans düzeyinde yazma dersinde yazma stratejileri kullanımının etkileri üzerine bir deney yaptınız. Bunun için ne tür bir bilgilendirici giriş uygun olur?

  • Tip 1: Dil nedir? à Dil becerilerinin tanımları à Bir dil becerisi olarak yazma à Yazma nasıl icat edildi? à Uygarlığın gelişmesinde yazının önemi à Eğitim ve yazma ilişkisi à Yazma eğitimi nedir? à Eğitimde yazma sorunları à Eğitimde sorunlarla başa çıkmak için strateji kullanımı à Yazma stratejilerinin tanımları à Yazma stratejilerinin türleri à İlgili çalışmalar à Literatürdeki boşluğun tanımlanması à Çalışmanın önemi à Amaçlar ve araştırma soruları.
  • Tip 2: Yazma sürecinin karmaşıklığı à Araştırmadaki çalışma grubunun temel yazma sorunları à Yazma sorunlarının çözümü olarak yazma stratejileri à Yazma stratejilerinin tanımı à Yazma stratejilerinin türleri à İlgili çalışmalar à Literatürdeki boşluğun tanımlanması à Çalışmanın önemi à Amaçlar ve araştırma soruları.
  • Tip 3: Yazma stratejileri türleri à İlgili çalışmalar à Çalışmanın önemi à Amaçlar ve araştırma soruları.

Gördüğünüz gibi, Tip 1 çok fazla bilgi içeren ve teorik çerçevesi gerekenden daha geniş bir yapıdadır. Eğer yazar makalesinde bu kadar çok bilgi yazarsa, bu durum okuyucu için dikkat dağıtıcı ve sıkıcı olabilir. Örneğin, bu örnekte okuyucular yazma stratejilerinin lisans öğrencilerinin yazıları üzerinde işe yarayıp yaramadığını görmek istemektedir, bu nedenle dil ve dil becerilerinin tanımları gibi bilgileri okumak gereksiz ve dikkat dağıtıcıdır. Öte yandan, daha az bilgi de işe yaramamaktadır. Tip 3'te yazma stratejilerinin tanımı, çalışma gruplarının yazma becerileri/problemleri hakkında bilgi ve literatürdeki boşluğu tanımlayan herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bir yazar olarak makalenizdeki ana kavramlar hakkında bilgi vermeli, teorik bir çerçeve çizmeli ve çalışmanızın doldurduğu literatürdeki boşluğu tanımlamalısınız. Bu nedenle, Tip 2 bu tür bir çalışma için daha iyi görünmektedir.

Okuyucunuzu ikna etmek: Bilgilendirici bir metin olarak akademik çalışmalar tartışmacı ve ikna edici özelliklere sahiptir. Bu yönleri nedeniyle akademik çalışmalarınız, hem araştırmanızın beklendiği gibi nitelikli olması hem de bulgu ve sonuçlarınızın mantıklı olması için argümanınızı kanıtlamalı ve okuyucularınızı ikna etmelidir. Bu amaç doğrultusunda bazı ipuçları bulunmaktadır: 

  • Hedef kitlenizi çalışmanızın literatüre katkısı konusunda ikna edebilmek için çalışmanızın literatürde hangi boşluğu doldurduğunu tanımlayın.
  • Amacınızı ve araştırma sorularınızı kesinlikle açıklayın. Ardından sonuçlar bölümünüzü buna göre tasarlayın. Bu unsurlardaki belirsizlik okuyucularınızın kafasını karıştırabilir.
  • Kullandığınız yöntemi ve araştırma tasarımını neden seçtiğinizi ayrıntılı olarak açıklayın. Bu sayede okuyucularınız çalışmanızın hangi yolu izlediğini ve nasıl özgün veriler ürettiğini görebilecektir.
  • Verileri nasıl topladığınızı ve analiz ettiğinizi açıklayın. Hedefinize ve seçtiğiniz yönteme uygun bir veri toplama ve analiz süreci uyguladığınıza okuyucularınızı ikna etmeniz önemlidir.
  • Okuyucularınıza güvenilir veriler sunduğunuzdan emin olmak için bunları çalışma yönteminiz açısından farklı şekillerde açıklamalısınız. Eğer nicel bir araştırma makalesi yazıyorsanız, verilerinizin geçerliliğini ve güvenilirliğini; nitel ise verilerinizin inandırıcılığını, karma yöntemli bir araştırma ise geçerlilik, güvenilirlik ve inanandırıcılığını yöntem bölümünüzde birlikte açıklamalısınız.
  • Okuyucunuzu bilimsel çalışmanız sırasında herhangi bir etik ihlalin yaşanmadığına ikna etmek için yöntem bölümünde etik başlığı altında yetkili kurumlardan etik onayları nasıl aldığınızı, insan veya diğer canlıların kullanıldığı deneylerde etik prosedürlerin nasıl izlendiğini, sözlü ve yazılı katılımcı onaylarının nasıl alındığını ve katılımcı profillerinin gizliliğini nasıl sağladığınızı açıklamalısınız.
  • Okuyucularınızın bulgularınızı sistematik bir şekilde anlamasını istiyorsanız, sonuçlar bölümünüzü araştırma sorularınızla senkronize bir şekilde düzenlemelisiniz.
  • Okuyucularınızı bulgularınızın özgün olduğuna ve literatüre katkı sağladığına ikna etmek için tartışma bölümünde çalışmanızın bulgularını literatürdeki önceki çalışmaların bulgularıyla karşılaştırın. Bu şekilde hazırlayacağınız tartışmalar bölümünde özellikle önceki çalışmalardan farklılaşan sonuçları ortaya koymanız, okuyucularınızı çalışmanızın özgünlüğü konusunda ikna edecektir.

Sonuç olarak, bilimsel yazımda hedef kitleyi anlamak değerli görülmektedir. Araştırmanın dilini, derinliğini ve odağını hedeflenen okuyucu kitlesine göre uyarlamak, anlamayı ve etkiyi artırır. Bu hususun ihmal edilmesi, ilginin dağılmasına ve etkinliğin azalmasına neden olabilir. Yazarların hedef kitlelerini unutmamaları, onları etkili bir şekilde eğitmeyi ve ikna etmeyi amaçlamaları gerekir. Okuyucuyu bunaltmaktan kaçınırken yeterli bilgi sağlamak çok önemlidir. Denge, aşırı kapsamlı olmadan yeterli ayrıntı sunan yukarıdaki örnekte verilen Tip 2 gibidir. Ayrıca, akademik çalışmalar ikna edici özelliklere sahip olmalı, argümanları ve bulguları kanıtlamalı ve literatüre katkılarını göstermelidir. Amaçların, araştırma sorularının, metodolojinin, veri toplama ve analiz yöntemlerinin açık bir şekilde ifade edilmesi güven ve inandırıcılık açısından hayati önem taşımaktadır. Ayrıca, etik hususların ele alınması ve bulguların araştırma soruları doğrultusunda düzenlenmesi, sistematik bir anlayışa yardımcı olur ve çalışmanın ikna ediciliğini artırır. Sonuç olarak, etkili bilimsel yazılar sadece bilgiyi yaymakla kalmaz, aynı zamanda hedef kitlesini ikna eder ve etkiler. Böylece bilimsel söylemi ilerletir ve bilim dünyasına daha geniş katkıda bulunur.  



Bilimsel araştırmaları yayınlamak uzun vadeli bir çalışma sürecini gerektirir. Bu nedenle yazarlar, süreci verimli bir şekilde yönetebilmek için ulaşılabilir hedefler ve yapılacak işler için son tarihler belirlemelidir. Veri toplamadan nihai teslime kadar gerçekçi bir zaman çizelgesi oluşturmak, gereksiz stresi önler ve çalışmanın kalitesini artırır (Boice, 2000). Başarılı bir çalışmanın en önemli unsurlarından biri de kuşkusuz doğru planlama yapmak ve bu plana göre hareket etmektir. İşte Belcher'ın (2019) kitabından 12 haftalık makale yazma planı örneği. Siz de hedefleriniz ve akademik çalışmanızın bitiş tarihi açısından kendi zaman çizelgenizi oluşturabilirsiniz.

Gerçekçi hedeflerin ve zaman çizelgelerinin belirlenmesi, bilimsel araştırmaların yayınlanma sürecinde önemli bir aşamadır. Verilerin toplanmasından nihai sunuma kadar olan süreci etkin bir şekilde yönetmek için ulaşılabilir hedefler ve zaman çizelgeleri oluşturmak gerekir. Başarılı bir çalışmanın en önemli unsurlarından biri doğru planlama yapmak ve bu plana uygun hareket etmektir. Doğru planlama, bir araştırmanın hedeflerine ve akademik çalışma için son tarihe dayalı kişisel bir zaman çizelgesi oluşturmayı teşvik eder.



Özellikle akademik araştırmalarda iş birliği çoğu zaman tek başına çalışmaktan iyidir. İş birliği, daha zengin veri setlerine, farklı bakış açılarına ve bulguların daha kapsamlı bir şekilde analiz edilmesini sağlayabilir (Katz ve Martin, 1997). Bu nedenle araştırmacıların çalışmalarını işbirlikçi bir yaklaşımla kurgulamaları ve sürdürmeleri değerli görülmektedir. Akran/meslektaş değerlendirmeleri bu iş birlikçi ruhun paha biçilmez bir parçasıdır. Makalenin kalitesini önemli ölçüde yükseltebilecek yapıcı eleştiriler sunarlar (Lee vd., 2013). Bu eleştiriler araştırmacılara hem mevcut çalışmalarında hem de gelecekteki çalışmalarında yol gösterebilir, bu sayede araştırmacılar, çalışmalarında farklı araştırmacıların deneyimlerine de yer verebilirler. Literatüre göre iki tür iş birlikli çalışma tarzı vardır, bunlar kooperatif ve kollaboratif çalışmadır. Kooperatif bir çalışmada görev dağılımı, görevlerde veya alt görevlerde bireysel uzmanlaşma ilkesine göre yapılır. Burada görevler, işin başında dağıtılır, her birey kendi sorumluluğunda olan kısmı yerine getirir ve sürecin sonunda tüm parçalar bir araya gelir. Kollaboratif bir çalışmada ise işin başından sonuna kadar herkes tüm işi birlikte yürütür. Beau ve diğerleri (2010) kooperatif ve kollaboratif çalışmayı şu şekilde açıklamaktadır:

Tablo 2, kooperatif ve kollaboratif çalışma arasındaki farkları açıklamaktadır. Kollaboratif çalışma; olgunluk, deneyim, özerklik ve özdenetim gibi becerilere dayanırken, koopertatif çalışma mentorluk/denetim, piramit hiyerarşi ve üst yönetimin kontrolü gibi becerilere dayanmaktadır. Katılım süreç baştan sona birlikte yürütüldüğü için kollaboratif iş birliğinde katılım bireysel ve kolektif gönüllü veya spontane gerçekleşir. Kooperatif iş birliğinde ise görev ve alt görevlerin bölünmesinin baştan gerçekleştiği için böyle bir gönüllülük/spontane durumu gerçekleşmez.  Kollaboratif iş birliğinde görevlerin yerine getirilmesinin keşfetme, yaratma, iletişim kurma, bütüncül sorumluluk ve akran desteği sağlama ile ilgili olduğu; kooperatif sürecinde ise bir uzmanlaşma süreci olduğu ve bireysel görev için sorumluluk içerdiği belirtilmiştir. Kollaboratif çalışma alanı etkileşim, bilişsel ve kolektif yönler arasındaki sinerjiyi içerirken, kooperatif çalışma alanı işbirlikçi becerilerin öğrenilmesini ve bilgi ve enformasyonun aktarılmasını içerir. İyi ve etkili bir ekip çalışması ortamı sağlamak için; ekip çalışmanıza başlamadan önce birlikte kooperatif veya kollaboratif çalışma şeklinizi seçin. Kollaboratif iş birliğini seçerseniz, herkesin sürecin tüm aşamalarına katıldığından emin olun, çünkü bu tarz bir iş birliğinde herkes tüm süreçte sorumluluk alabilir ve kendi çalışma tarzları ve yaratıcılıklarıyla çalışmanın tüm aşamalarına katkıda bulunabilirler. Kooperatif iş birliği yapmayı seçerseniz, görevlerin baştan dağıtıldığından ve herkesin kendi bölümünün sorumluluğunu aldığından emin olun. Bu tür bir çalışmada karmaşıklığı ve karmaşayı önlemek için hiyerarşik bir yapı oluşturulmalıdır. Bu şekilde çalışma tarzında birleştiricilik ve yazılı üründe tek seslilik sağlanabilir.



Veri yönetimi, araştırma sürecinin bütünlüğünü korumak için çok önemlidir. Yazarlar, verileri titizlikle düzenlemeye ve kaynaklara doğru şekilde atıfta bulunmaya önem vermelidir. Veri yönetimindeki iyi uygulamalar, çalışmanıza güvenilirlik kazandırır ve gelecekteki araştırmalar için tekrarlanabilir olmasını sağlar (Tenopir vd., 2011). Veri ve kaynak yönetiminin çalışmanızdaki kullanımının dışında iki farklı yönü daha vardır.

  • Bunlardan biri, bu verilerin nasıl paylaşılacağı ve telif hakkı sorunlarıdır. Eğer bir kurumdan fon alıyorsanız, verileri yayınlamak veya yeniden çalışmak kısıtlanabilir. Ayrıca, meslektaşlar arasında anlaşmazlık olabilir, bu nedenle bu tür konular çalışma başlamadan önce kararlaştırılmalıdır.
  • Veri ve kaynak yönetiminin ikinci yönü, bunların nasıl saklanacağıdır. Bu husus aynı zamanda etik bir konudur. Çünkü hassas verilerin saklanması ve gizliliğinin sağlanması çalışmalar ve araştırmacıların güvenilirliği için çok önemlidir.

Başka bir deyişle, veri yönetimi araştırma sürecinin bütünlüğünü korumak için hayati önem taşır. Verilerin düzenli bir şekilde organize edilmesi ve kaynakların doğru bir şekilde referanslandırılması çalışmanın güvenilirliğini artırır ve gelecekteki araştırmalar için tekrarlanabilirliğini sağlar. Veri yönetimi paylaşım ve telif hakkı konularını içerirken, verilerin saklanması ve gizliliğinin korunması gibi etik konuları da ele alır.



Bilimsel yazımda etik standartların korunması tartışılmazdır. Bu, yöntemlerin ve sonuçların şeffaf bir şekilde raporlanmasını, atıflar yoluyla önceki çalışmalara gerekli referans verilmesini ve telif hakkıyla korunan materyaller için gerekli izinlerin alınmasını içerir (Resnik, 2015). Günümüzde bilim camiası için en sorunlu konulardan biri olan etik ihlaller, sadece yapılan çalışmalara zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda çalışmayı yürüten araştırmacının güvenilirliğine ve dolayısıyla kariyerine de önemli ölçüde zarar verir. Bu bakımdan bilimsel araştırmalarda etik ilkelere uyum, araştırmacıların özenle dikkat etmesi gereken önemli bir konudur.

Bilimsel araştırma etiğinde araştırmacılar bir dizi önemli etik standarda uymak zorundadır. Etik standartlara uyum; araştırmacıların güvenilirliğini artırır, araştırmalarının kalitesini yükseltir, bilim camiasının bütünlüğünü korur ve nihayetinde topluma güvenilir bilgi sağlar. Bu konuda dikkat edilmesi gereken bazı kilit noktalar şunlardır:

  • Şeffaflık ve Doğruluk: Araştırmanın yöntem ve bulgularının şeffaf bir şekilde raporlanması ve doğru bir şekilde sunulması esastır. Veri manipülasyonundan kaçınılmalı ve sonuçlar gerçekçi bir şekilde yansıtılmalıdır.
  • Telif Hakkı ve Atıf: Diğer çalışmalardan alıntı yapılırken uygun şekilde atıfta bulunulmalıdır. Telif hakkıyla korunan materyallerin kullanımı için gerekli izinler alınmalıdır.
  • İnsan ve Hayvan Deneyleri: İnsanlar veya hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde etik standartlara uyulmalıdır. Bu, katılımcılardan bilgilendirilmiş onam alınmasını da içerir.
  • Veri Yönetimi: Verilerin düzenli ve güvenli bir şekilde yönetilmesi önemlidir. Hassas verilerin gizliliği korunmalı ve gerektiğinde erişilebilir olmalıdır.
  • Çıkar Çatışması: Araştırmacılar, çalışmalarıyla ilgili her türlü çıkar çatışmasını açıkça ortaya koymalı ve bu çatışmaların sonuçlar üzerindeki etkisini en aza indirecek önlemleri almalıdır.
  • İntihal: Diğer araştırmacıların fikir ve çalışmalarına saygı gösterilmeli ve intihal gibi aşırma türlerinden kaçınılmalıdır.

Yukarıda belirtilen etik standartlar çok çeşitli kaynaklardan elde edilebilir ve bu ilkeler bilim camiasında genel kabul görmüş uygulamalardır. Bu etik standartlar, genellikle bilimsel araştırma etiği ilkeleri olarak kabul edilir ve çeşitli araştırma kurumlarının, üniversitelerin ve bilimsel yayın kuruluşlarının etik kurallarında yer alır. Ayrıca bu ilkeler bilimsel yayınlarda, araştırma kılavuzlarında ve etik kodlarda da detaylandırılabilir. Örneğin, Amerikan Psikoloji Derneği (APA) ve Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) gibi kuruluşlar bilimsel araştırma etiği konusunda rehberlik ve politikalar sağlamaktadır. Ayrıca, bilimsel dergilerin yayın kuralları genellikle bu etik ilkeleri içerir ve yazarların bu ilkelere uyması gerekir.