“Problem durumu” kritik bir giriş bileşenidir. Çalışmanızın ele almayı amaçladığı araştırma boşluğunu veya sorunu kısaca tanımlar. İyi ifade edilmiş bir problem durumu, okuyucuya çalışmanın neyi çözmeye çalıştığına dair net bir anlayış sunar ve araştırma hedeflerinizi ve sorularınızı belirlemek için bir çerçeve sağlar (Creswell ve Creswell, 2017). Problemin ne çok geniş ne de çok dar olduğundan emin olmak önemlidir; her iki uç nokta da çalışmayı daha az etkili hale getirebilir (Ellis ve Levy, 2008).
Bu konuda “Driscoll(2011) “Connected, disconnected, or uncertain: student attitudes about future writing contexts and perceptions of transfer from first year writing to the disciplines. Across the Disciplines, 8(2)” isimli makalesinin problem durumunun çevirisi buna örnek olarak verilebilir:
Bu makale, yazma bilgisi transferine ilişkin ilgili araştırmaları, transfer teorilerini ve motivasyon ile algılanan ders değerine dair konuları inceleyerek başlar. Daha sonra makale, araştırma yöntemini ve çalışmanın bağlamını tartışmaktadır. Çalışmadan elde edilen sonuçları, bulguların tartışılması takip etmektedir. Makale, hem FYC'de hem de disipliner yazma bağlamlarında yazma bilgisinin transferini kolaylaştıracak öğretim stratejileri ve tekniklerini sunarak kapanmaktadır. Bu çalışmanın da göstereceği üzere, öğrencilerin yazmaya ilişkin beraberinde getirdikleri tutumlar, yazma bilgisinin aktarılabilirliğine ilişkin algılarını etkilemektedir; öğrenmenin aktarılmasının “aktif” bir süreç olduğunu bildiğimizden, bu tutumlar öğrencilerin disiplin derslerinde önceki yazma bilgilerini öğrenme ve etkili bir şekilde kullanma becerilerine zarar verebilir (Driscoll, 2011, s. 2).Öğrencilerin Disiplinler Arası Transferde Zorlanması’na yönelik birinci yıl kompozisyon derslerinde ve disiplinler arasında yazma transferinin karmaşıklığına ilişkin kanıtlar Herrington (1984), McCarthy (1987), Walvoord ve McCarthy (1990), Beaufort (2007), Bergmann ve Zepernick (2007) ve Wardle (2007) tarafından yapılan çalışmalarda açıkça görülmektedir. Yazma transferi üzerine yapılan araştırmaların neredeyse tamamı, öğrencilerin farklı yazma bağlamları ve görevlerindeki benzer özellikleri fark edememeleri durumunda, yazma becerilerinin transferinin büyük olasılıkla başarısız olacağını göstermektedir. Her ne kadar öğrencilere eğitim hayatları boyunca kendilerine yardımcı olacak yazma süreçleri ve becerileri öğretilmiş olsa da bu çalışmalar öğrencilerin genellikle bu bilgilerden yararlanamadıklarını ve bunun yerine her durumu tamamen yeni ve yabancı olarak algıladıklarını göstermektedir. Herrington (1984), iki üniversite kimya dersindeki yazma üzerine yaptığı nitel incelemede, öğrencilerin, Herrington'un görevler arasında bulduğu birçok benzerliğe rağmen, her bir dersteki yazma görevlerinin ve gerekli becerilerin çok farklı olduğuna inandıklarını bulmuştur (s. 331). Herrington ayrıca her dersin, öğrencilerin başarılı olmak için önceki bilgilerini nasıl uyarlayacaklarını öğrenmeleri gereken benzersiz bir öğrenme durumunu temsil ettiğini keşfetmiştir (Driscoll, 2011, s. 2).
Yukarıdaki örnekten de görebileceğiniz gibi Driscoll (2011) ana çerçeveyi çizdikten ve ana kavramları açıkladıktan sonra giriş bölümünde “Öğrencilerin Disiplinler Arası Transfer Zorluğu” şeklinde ayrı bir alt başlık oluşturmuştur. Bu makalede, öğrenci tutumları ve motivasyon teorileri ile transfer teorileri arasındaki bağlantıları keşfetmeye ve aralarındaki ilişkiyi araştırmaya çalışmıştır. Böylece, öğrencilerin mevcut yazma transferi sorunlarını literatürdeki temel çalışmalara göre açıklayarak ne yaptığını netleştirmeye ve çalışmanın doldurduğu boşluğu ele almaya çalışmıştır.
Aşağıdaki Tablo 5, bir açılış paragrafının yapısının “genel konu”, “literatürün buldukları”, “eksik yönler veya cevaplanmamış sorular”, “çalışmanın amacı” ve “çalışma yaklaşımı” temalarına göre nasıl düzenleneceğini göstermektedir. Bilgilerin bu şekilde yapılandırılması, zorbalık, ebeveynlik ve kültürel etkiler üzerine daha geniş bir araştırma bağlamında çalışmanın amacını, bulgularını, boşluklarını ve hedeflerini netleştirir.
Özetle, problemi belirtirken çalışmanın etki alanının ne kadar geniş ya da dar olduğuna dikkat etmek önemlidir. Örneğin, mevcut literatürden sentezlenen bilgi ve teoriler araştırmanın çerçevesini oluşturabilir. Araştırma, sorunun karmaşıklığını ortaya koyabilir ve bu iddia diğer çalışmalardan derlenen verilere dayandırılabilir. Çalışma, araştırmaya konu olan değişkenler arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlayarak literatürdeki bu boşluğa katkı sağlamaktadır.