EN | PT | TR | RO | BG | SR
;


NEXT TOPIC

ÜNİTENİN İÇERİĞİ




İçerik Analizi




Krippendorff (2004, s. 18) içerik analizini “metinlerden (veya diğer anlamlı maddelerden) kullanıldıkları bağlamlarına, tekrarlanabilir ve geçerli çıkarımlar yapmaya yönelik bir araştırma tekniği” olarak tanımlamıştır. Amaç, sonuçları bağlamlarıyla ya da üretildikleri ortamla ilişkilendirmektir (Bengtsson, 2016, s. 9).

İçerik analizinin amacı, toplanan verileri düzenlemek, bunlardan anlam çıkarmak ve gerçekçi sonuçlara ulaşmaktır. Nitel bir içerik analizinde veriler kelimeler ve temalar halinde sunulur ve bu da sonuçların yorumlanmasını mümkün kılar. Araştırmacı, analizin geniş bir yüzeysel yapıda mı (açık analiz) yoksa derin bir yapıda mı (örtük analiz) olması gerektiğini seçmelidir. Açık bir analizde araştırmacı, bilgi verenlerin gerçekte ne söylediklerini betimler, metne çok yakın durur, kelimelerin kendilerini kullanır, metinde görünen ve aşikâr olanı tanımlar. Buna karşın örtük analiz, araştırmacının metnin altında yatan anlamı yani metnin ne hakkında konuştuğunu bulmaya çalıştığı yorumlayıcı bir düzeye genişletilir (Berg, 2001; Catanzaro, 1988).

İçerik analizi dört ana aşamadan oluşur: bağlamdan koparma, yeniden bağlamsallaştırma, kategorize etme ve derleme şeklindedir (Şekil 7). Ancak, analizin kalitesini ve güvenilirliğini korumak için her aşamanın birkaç kez gerçekleştirilmesi gerekir. Sonuçların mümkün olduğunca titiz ve güvenilir olması gerektiğinden, tüm çalışma boyunca geçerlilik ve güvenilirliği sağlayarak sürecin kalitesini korumak araştırmacının sorumluluğundadır. Nitel bir çalışmada geçerlilik, sonuçların çalışılan olguları doğru bir şekilde yansıtması anlamına gelirken, güvenilirlik ise çalışmanın tekrarlanması halinde aynı sonuçların elde edilmesini gerektirir (Morse & Richards, 2002).



Araştırmacılar verilere aşina olmalı ve daha küçük anlam birimlerine ayrılmadan önce bütünün anlamını elde etmek, yani ne hakkında olduğunu bulmak için transkripsiyonlu metni okumalıdır. Bir anlam birimi, araştırmacının ihtiyaç duyduğu bazı kavrayışları içeren en küçük birimidir. Bu birim, birbiriyle ilişkili yönleri içeren ve amaçta belirtilen soruyu yanıtlayan cümleler veya paragraflar kümesidir (Catanzaro, 1988). Belirlenen her anlam birimi, bağlamla ilişkili olarak anlaşılması gereken bir kodla etiketlenir. Bu prosedür literatürde 'açık kodlama süreci' olarak bilinir (Berg, 2001). Analiz sırasında kodlar, verilerin bloklar ve örüntüler halinde bir araya getirilebileceği kavramların belirlenmesini kolaylaştırır. Araştırmacı, güvenilirliği sağlamak amacıyla analiz sürecinde bilişsel değişimi en aza indirmek için kodların açıklamalarını da içeren bir kodlama listesi kullanmalıdır (Catanzaro, 1988). Kodlar, çalışma tasarımına bağlı olarak tümevarımsal veya tümdengelimsel olarak oluşturulabilir. Çalışma tümdengelimsel bir akıl yürütme tasarımına sahipse, araştırmacı analize başlamadan önce kodlama listesini oluşturmalıdır. Buna karşın liste, süreç içinde de oluşturulabilir (Catanzaro, 1988). Tümevarımsal olarak oluşturulan kodlar, çalışma ilerledikçe, daha fazla veri elde edildikçe değişebilir. Başlangıçta net görünen anlam birimlerinin yorumları süreç içinde belirsizleşebilir. Bu nedenle kodlama işlemi, kararlılığı ve güvenilirliği artırmak için her seferinde metnin farklı sayfalarından başlanarak tekrar tekrar yapılmalıdır (Downe-Wambolt, 1992). Bununla birlikte, tümevarımdan ziyade tümdengelim yoluyla oluşturulan kod listeleriyle yüksek güvenilirlik elde etmek çok daha kolaydır (Catanzaro, 1988) ve buna yardımcı olabilecek bilgisayar programları da vardır. Kullanımları zorunlu olmamakla birlikte bu programlar, süreci kolaylaştırır, verileri analiz etmese de kodların yerini belirleyerek ve verileri kategoriler halinde gruplandırarak süreci hızlandırır. Bununla birlikte, temaları neyin oluşturduğuna ve sonuçlardan hangi sonuçların çıkarılabileceğine karar vermek araştırmacıya kalmıştır.



Araştırmacı kategorileri oluşturmaya başlamadan önce, genişletilmiş anlam birimlerinin yoğunlaştırılması gerekir; bu da birimin içeriğini kaybetmeden kelime sayısının azaltılması anlamına gelir (Graneheim & Lundman, 2004). Anlam birimlerinin derinliği, analizin gerçekleştirilebileceği düzeyi belirler. Bu yoğunlaştırma işlemi, veriler görüşmelere dayandığında ve örtük içerik analizi yapılacağı zaman sıklıkla gereklidir. Verilerin anlamını çıkarmak için kodlanan materyal, çalışmanın farklı odak noktalarına dayanan geniş gruplar olan alanlara bölünebilir. Graneheim ve Lundman (2004) kavram içerik alanını tercih etmektedir, çünkü onlara göre bu belirli, açık bir alanı aydınlatmaktadır. Örneğin, materyal, veriler toplanırken kullanılan sorulara veya literatürdeki teorik varsayımlara göre bölünebilir (Bengtsson, 2016, s. 12).

Kategorizasyon sürecinde temalar ve kategoriler belirlenir. Ancak literatürde içerik analizinde hangi başlıkların ya da kavramların kullanılacağı konusunda bir fikir birliği yoktur. Burnard'ın (1991) alt başlıklar olarak adlandırdığı alt kategoriler, anlam birimlerine dayalı en küçük birimlerdir. Açık analizde bazen bunlar anlam birimlerinin kodlarıyla aynıdır. Alt kategoriler daha geniş kategorilere ayrılabilir. Örtük analizde kavram kategorileri yerine kavram alt teması kullanılabilir. Belirlenen temalar ve kategoriler içsel olarak homojen ve dışsal olarak heterojen olmalıdır, yani hiçbir veri iki grup arasında kalmamalı veya birden fazla gruba sığmamalıdır (Krippendorff, 2004). Tema, yorumlayıcı gizil bir düzeyde, altta yatan anlamın genel bir kavramıdır ve “Nasıl?” sorusuna cevap verir.

Tüm kategoriler, ortaya çıktıkları verilere dayanmalıdır. Anlam birimlerinin kategoriler arasında ileri geri hareket ettirilmesi, kategori sonucunun aşamalı olarak geliştirilmesini sağlar. Başlangıçta genellikle birkaç kategori oluşturulur, ancak daha sonra bu sayı azaltılır (Burnard, 1991). Araştırmacının kategorizasyonun yeterince iyi olduğunu nasıl bileceği çalışmanın amacına bağlıdır ve makul bir açıklamaya ulaşıldığında kategorizasyon tamamlanmış olur (Bengtsson, 2016, s. 12).



Kategoriler oluşturulduktan sonra analiz ve yazma süreci başlar. Çeşitli nitel analiz yöntemleri arasındaki bir fark, araştırmacının analiz sürecinin kendisiyle nasıl ilişki kurduğu ve sonuçlara nasıl adapte olduğudur. Nitel içerik analizi gerçekleştirirken, araştırmacı toplanan verileri tarafsız bir bakış açısıyla değerlendirmeli ve tarafsızlığını göz önünde bulundurmalıdır. Bununla birlikte, araştırmacının açık ve gizli düzey arasında bir seçimi vardır ve analizin derinliği verilerin nasıl toplandığına bağlı olacaktır. Açık analizde araştırmacı, belirlenen her bir kategori üzerinden kademeli olarak, örtük analizde ise temalar üzerinden çalışır. Açık analizde, araştırmacı genellikle bilgi verenlerin kelimelerini kullanır ve orijinal metne geri dönme ihtiyacının farkında olur. Bu şekilde, orijinal anlamlara ve bağlamlara daha yakın kalmak mümkündür (Burnard, 1991). Bunun aksine, örtük analiz, metindeki gizli anlamları tespit etmek için araştırmacıyı bir dereceye kadar verinin içine girmeye davet eder. Araştırmacı, her bir kategori ya da tema için devam eden metinde alıntılar halinde sunulan uygun anlam birimlerini seçer. Analizin şekli ne olursa olsun, araştırmacı temaların, kategorilerin/alt temaların ve alt kategorilerin/alt başlıkların bir özetini tablo halinde sunarak okuyucunun sonuçlar hakkında hızlı bir genel bakış elde etmesini sağlayabilir. Buna ek olarak, analiz sürecinin bir örneğini sunmak da uygundur. Alt kategori ve kategorilerin sayıldığı bazı nicelleştirmeler yaparak bilgi ekleme imkânı da vardır. Bu, normalde diğer nitel araştırma yöntemlerinde yapılmaz. Ancak, çalışmanın odağına bağlı olarak yazılı mesajlarda - kelimeler, karakterler, paragraflar ve kavramlar gibi - neredeyse her şey sayılabilir. Nicelleştirmeyi nitel bir yaklaşımla birleştirerek, incelenen bireysel olguların büyüklüğü daha net bir şekilde ortaya çıkar (Berg, 2001). Ancak, tüm bilgi verenler araştırmacının nihayetinde saydığı tüm olguları tartışma fırsatına sahip olmadığından değişkenler sıralanamaz.

Son olarak, araştırmacı yeni bulguların literatürle nasıl örtüştüğünü ve sonucun makul ve mantıklı olup olmadığını değerlendirmelidir (Burnard, 1991; Morse ve Richards, 2002). Sonucu doğrulamak ve çalışmanın geçerliliğini güçlendirmek için araştırmacı, bir yanıtlayıcı doğrulaması veya bir üye kontrolü gerçekleştirebilir; bu, araştırmacının bilgi verenlere geri dönmesi ve mutabakat sağlamak için sonuçları sunması anlamına gelir (Burnard, 1991; Catanzaro, 1988). Ancak, veri toplama ve analiz arasında bir zaman gecikmesi vardır. Dolayısıyla bu yaklaşım, çeşitli nedenlerden dolayı risk teşkil eder; bunlardan biri bilgi verenlerin hafızasının güvenilmezliği olabilir. Bir başka risk de bilgi verenlerin davranışlarının daha az çekici yönlerini inkâr etme eğiliminde olmalarıdır. Buna ek olarak, araştırmacı genellikle çalışılan olguya ilişkin daha derin ve bütüncül bir anlayış oluşturduğundan bilgi verenler, verilerin nasıl sunulduğunu fark etmeyebilir. Bunu akılda tutarak, araştırmacının veri toplamayla bağlantılı olarak bilgi verenlerden içerikle ilgili bazı teyitler alması daha iyidir (Catanzaro, 1988). Geçerliliği artırmanın bir diğer yolu da çalışmaya dahil olmayan bir meslektaşın ya da bir araştırma denetçisinin orijinal metni ve sonuçları okuyarak bunların makul olup olmadığına karar vermesidir (Burnard, 1991; Catanzaro, 1988). Ancak, bağımsız bir kişinin başka bir kişinin kodlamasına aşina olmasının zor olduğu açıktır (Bengtsson, 2016, s. 13).



Bengtsson, M. (2016). How to plan and perform a qualitative study using content analysis. Nursing Plus Open, 2,  8–14.

Berg, B. L. (2001). Qualitative research, message for the social sciences (4th ed). Allin and Bacon, Boston, 15–35.

Burnard, P. (1995). Learning human skills. An experiential and reflective guide for nurses (3rd ed.). Butterworth-Heineman, Oxford.

Catanzaro, M. (1988). Using qualitative analytical techniques. Nursing Research: Theory and Practice. 437–456.

Creswell, J. W. (2009). Research design qualitative, quantitative, and mixed methods approaches. Sage.

Downe-Wamboldt, B. (1992). Content analysis: Method, applications, and issues. Downe, 13, 313–321.

Graneheim, U. H. & Lundman, B. (2004). Qualitative content analysis in nursing research: Concepts, procedures and measures to achieve trustworthiness. Nurse Education Today, 24, 105–112.

Krippendorff, K. (2004). Content analysis an introduction to its methodology (2nd ed.). Sage.

Morse, J. M. &  Richards, L. (2002). Readme first for a user's guide to qualitative methods. Sage.