Kategoriler oluşturulduktan sonra analiz ve yazma süreci başlar. Çeşitli nitel analiz yöntemleri arasındaki bir fark, araştırmacının analiz sürecinin kendisiyle nasıl ilişki kurduğu ve sonuçlara nasıl adapte olduğudur. Nitel içerik analizi gerçekleştirirken, araştırmacı toplanan verileri tarafsız bir bakış açısıyla değerlendirmeli ve tarafsızlığını göz önünde bulundurmalıdır. Bununla birlikte, araştırmacının açık ve gizli düzey arasında bir seçimi vardır ve analizin derinliği verilerin nasıl toplandığına bağlı olacaktır. Açık analizde araştırmacı, belirlenen her bir kategori üzerinden kademeli olarak, örtük analizde ise temalar üzerinden çalışır. Açık analizde, araştırmacı genellikle bilgi verenlerin kelimelerini kullanır ve orijinal metne geri dönme ihtiyacının farkında olur. Bu şekilde, orijinal anlamlara ve bağlamlara daha yakın kalmak mümkündür (Burnard, 1991). Bunun aksine, örtük analiz, metindeki gizli anlamları tespit etmek için araştırmacıyı bir dereceye kadar verinin içine girmeye davet eder. Araştırmacı, her bir kategori ya da tema için devam eden metinde alıntılar halinde sunulan uygun anlam birimlerini seçer. Analizin şekli ne olursa olsun, araştırmacı temaların, kategorilerin/alt temaların ve alt kategorilerin/alt başlıkların bir özetini tablo halinde sunarak okuyucunun sonuçlar hakkında hızlı bir genel bakış elde etmesini sağlayabilir. Buna ek olarak, analiz sürecinin bir örneğini sunmak da uygundur. Alt kategori ve kategorilerin sayıldığı bazı nicelleştirmeler yaparak bilgi ekleme imkânı da vardır. Bu, normalde diğer nitel araştırma yöntemlerinde yapılmaz. Ancak, çalışmanın odağına bağlı olarak yazılı mesajlarda - kelimeler, karakterler, paragraflar ve kavramlar gibi - neredeyse her şey sayılabilir. Nicelleştirmeyi nitel bir yaklaşımla birleştirerek, incelenen bireysel olguların büyüklüğü daha net bir şekilde ortaya çıkar (Berg, 2001). Ancak, tüm bilgi verenler araştırmacının nihayetinde saydığı tüm olguları tartışma fırsatına sahip olmadığından değişkenler sıralanamaz.
Son olarak, araştırmacı yeni bulguların literatürle nasıl örtüştüğünü ve sonucun makul ve mantıklı olup olmadığını değerlendirmelidir (Burnard, 1991; Morse ve Richards, 2002). Sonucu doğrulamak ve çalışmanın geçerliliğini güçlendirmek için araştırmacı, bir yanıtlayıcı doğrulaması veya bir üye kontrolü gerçekleştirebilir; bu, araştırmacının bilgi verenlere geri dönmesi ve mutabakat sağlamak için sonuçları sunması anlamına gelir (Burnard, 1991; Catanzaro, 1988). Ancak, veri toplama ve analiz arasında bir zaman gecikmesi vardır. Dolayısıyla bu yaklaşım, çeşitli nedenlerden dolayı risk teşkil eder; bunlardan biri bilgi verenlerin hafızasının güvenilmezliği olabilir. Bir başka risk de bilgi verenlerin davranışlarının daha az çekici yönlerini inkâr etme eğiliminde olmalarıdır. Buna ek olarak, araştırmacı genellikle çalışılan olguya ilişkin daha derin ve bütüncül bir anlayış oluşturduğundan bilgi verenler, verilerin nasıl sunulduğunu fark etmeyebilir. Bunu akılda tutarak, araştırmacının veri toplamayla bağlantılı olarak bilgi verenlerden içerikle ilgili bazı teyitler alması daha iyidir (Catanzaro, 1988). Geçerliliği artırmanın bir diğer yolu da çalışmaya dahil olmayan bir meslektaşın ya da bir araştırma denetçisinin orijinal metni ve sonuçları okuyarak bunların makul olup olmadığına karar vermesidir (Burnard, 1991; Catanzaro, 1988). Ancak, bağımsız bir kişinin başka bir kişinin kodlamasına aşina olmasının zor olduğu açıktır (Bengtsson, 2016, s. 13).